İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TEREDDÜTSÜZ UYGULANMASINI TALEP EDİYORUZ

 





Kütahya Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TEREDDÜTSÜZ UYGULANMASINI TALEP EDİYORUZ

Kütahya Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla Adliye binası önünde basın açıklaması yaptı. Komisyon üyelerinden oluşan Avukatlara Kütahya BARO Başkanı Ahmet Atam’da destek verdi.

Komisyon adına açıklamayı yapan Kütahya Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyon üyesi Avukat Emel Karagöz Altınsoy şu ifadelere yer verdi. Kollektif bilincimizde 8 Mart; 1857'de ABD'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grevci işçilere yönelik saldırıda 120 kadın işçinin ölümü,  1908'de ABD'nin yine New York kentinde kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting, 1917 Ekim Devriminin başlangıcında ön saflarda yer alan kadınların  eylemleriyle kendine yer edinmiştir.  Haksızlıklara karşı mücadele eden kadınların cesareti ve çabasının görüldüğü benzeri nice olaydan sonra BM Genel Kurulu, 1977 yılı Aralık ayında, 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasına karar vermiştir” dedi.

PEK ÇOK ALANDA KADINLAR İKİNCİ PLANDA KALMAKTADIR

8 Mart; ekonomik, siyasi, sosyal alanlar dahil olmak üzere hayatın her alanında, kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve muhafazası, cinsiyete dayalı ayrımcılığın sona erdirilmesi ve emek sömürüsünün ortadan kaldırılması, bu yönde başta eğitim olmak üzere ekonomi, hukuk, kültür alanlarında gerekli planlamaların yapılarak hayata geçirilmesi istemlerinin dile getirildiği bir mücadele ve dayanışma günü olarak anılmalıdır. Ülkemizde eğitim olanaklarına erişimden, istihdam olanaklarından yararlandırılmaya kadar pek çok alanda kadınlar ikinci planda kalmaktadır. Kuşkusuz bu durum, kadın erkek tüm yurttaşların birlikte eğitilmesi, karar alma ve yönetme sürecine birlikte katılımlarının sağlanması ile çözülebilecek niteliktedir. Toplumun en küçük birliği olan aileden başlamak üzere, kız çocuklarına erkek çocukları ile aynı olanakların sunulması, çocukların atölyeler-fabrikalar-tarlalar yerine cinsiyetçilikten uzak ve dayanışmaya dayalı eğitim görecekleri okullarda olması, eğitim araçlarına, sağlıklıklı barınma ve beslenme olanaklarına ayrımsız erişimlerinin sağlanması, kısacası toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin okul öncesi eğitimden başlamak üzere dışlanması halinde, kadının ikincilliği ve kadına yönelik şiddetin sona ereceğine inanmaktayız.

DRAMATİK HİKAYELERDEN YORULDUK

Biz hukukçular olarak; artık olağanlaşan kadına yönelik şiddet haberlerinden ve altındaki dramatik hikayelerden yorulduk.  Ancak bizler; bilimsel, çağdaş, eşitlikçi ve özgürlükçü eğitim taleplerimizi yinelemekten yorulmayacağız. Bizler, eğitimde cinsiyet ayrımcılığına son verilmeden şiddetin önünün kesilemeyeceğini yinelemekten yorulmayacağız.  Buradan tekrar ediyoruz; Yasalar,bilinçli insanların üzerinde caydırıcı etkiye sahiptir. Kadına yönelik şiddet, yasaların ve cezaların yetersizliğinden değil, kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen cehaletten ve bu cehaleti her gün manipüle eden politikalardan kaynaklanmaktadır. Bu cehaletin kamusal alana hücre hücre yayılmasına yol veren, eşitsizliğe, ayrımcılığa neden olan politikalara bir an evvel son verilmesini talep ediyoruz.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TEREDDÜTSÜZ UYGULANMASINI TALEP EDİYORUZ

Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu nedenle tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından,cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tüm kadınların eşit ve özgür birer bireyler olduğunun benimsenmesini talep ediyoruz. Kadınların yaşam haklarının güvencesi olan İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya yönelik tartışmalardan vazgeçilmesini, 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesinin tereddütsüz uygulanmasını talep ediyoruz. Kütahya Barosu Kadın Ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına sebebiyet veren, bu ayrımcılığı körükleyen her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu ve olacağımızı; istismar ve şiddete uğrayan kadınlarla olan dayanışmamızı sürdüreceğimizi bildiriyoruz.