DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKMAYI BİLMEK DAYANIKLI TOPLUMLARIN İŞİDİR
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak
DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKMAYI BİLMEK DAYANIKLI TOPLUMLARIN İŞİDİRKütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, bu yıl ’Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası’ temasıyla gerçekleştirilen 17. Anadolu Buluşmalarında bir konuşma gerçekleştirdi. Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak “Krizleri fırsata çevirmek, düştüğü yerden daha güçlü bir şekilde kalkmayı bilmek ancak dayanıklı toplumların işidir” dedi.
Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesinde 'Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası' temasıyla gerçekleştirilen ve bu yıl 17. kez organize edilen Anadolu Buluşmalarının üçüncü gününde bir konuşma yapan Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:
DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKMAYI BİLMEK DAYANIKLI TOPLUMLARIN İŞİDİR
Şöyle yakın geleceğe göz attığımızda, teknolojideki gelişmelerin, küresel siyasetteki dönüşümlerin, yaşadığımız doğal afetlerdeki artış ile göç ve gelişen toplumsal dinamiklerin her an içinde yaşadığımız dünyanın seyrini değiştirdiğini görüyoruz. Tarihsel süreçlerde doğal afetler ülkelerin varlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Örneğin 1071'de elde ettiğimiz büyük zaferin 50 yıl öncesinde Anadolu'da meydana gelen büyük depremlerin ardından Doğu Roma İmparatorluğu bu şehirleri ayağa kaldırmakta çok zorlanmıştır. Bu afetlere zamanında ve doğru refleks gösteremeyen ülkeler ve liderlerin varlığı tehlikeye girmiştir. Peki, bu değişim sürecini olumlu bir yöne kanalize etmek ve kriz yönetimi mümkün müdür? Elbette mümkündür. Çünkü her kriz aslında potansiyel olarak yapıcı bir ruh barındırır. Krizleri fırsata çevirmek, düştüğü yerden daha güçlü bir şekilde kalkmayı bilmek ancak dayanıklı toplumların işidir. Bu değişim ve dönüşüm sürecinden krizsiz ve olumlu anlamda faydalanabilmek için, organize olabilen, hukuka dayalı bir sistem ve düzen kurabilen bir toplum inşa etmeliyiz. Öyle ki aynı dili konuşan, aynı fikir ve medeniyet dünyasını soluyan ve aynı hedefe doğru yürüyen kişiler bir geleceği ve bir medeniyeti ayakta tutabilirler. İyi insan idealinin yanında, etkili fikirler ve kalıcı siyasi politikalara dayanarak, dünya siyasetinde geleceği öngörecek adımlar atarak bu değişim ve dönüşüm sürecini lehimize çevirebiliriz.
GELECEK İÇİN BİRLİK VE BERABERLİK KÜLTÜRÜNÜ YAYGINLAŞTIRMALIYIZ
Malumlarınız üzere değişim ve dönüşümün en büyük etkisini dijital alanda görmekteyiz ve dijital bir çağın içeresindeyiz. COVID-19 günlerinde eğitim alanında yaşadığımız krizi fırsata çevirmemiz de bu sürece en iyi örneklerden biridir. Her şeyden önce akademisyenlerimiz teknolojinin son imkânlarını derslerinde nasıl uygulayabileceklerini gördüler, öğrendiler. Derse geç girme olasılığı ortadan kalktı. Bilgisayar başında ders anlatan akademisyenler, ders başlama saatlerine büyük ölçüde uydular. Ders sırasında sadece dersleriyle ilgilendiler ve ders dışı konulara girmediler. Dersi olması gerekenden daha erken bitirmediler. Evet, uzun süreler evlerde kalarak büyük bir kriz yaşasak da bunun eğitim alanına olumlu yansımalarını gördük. İşte dijital çağın beraberinde getirdiği imkânları insanlıkla buluştururken, huzuru, mutluluğu ve insanca yaşamanın erdemini göz önünde bulundurmalı, gayri insani her türlü eylemi ve sistemi reddedecek bir anlayış geliştirmeliyiz. Sürdürülebilir bir gelecek için bilinçli ve kolektif somut adımlar atmalı, yaratıcı fikirlerin hayata geçmesine olanak tanımalı, eğitim anlamında bu değişim ve dönüşüm sürecinde gençlerimize hitap edecek, değişen ve dönüşen dünyaya olumlu anlamda katkı sağlayacak projeler, akademik çalışmalar üretmeli ve tüm bunları bir bütün halinde en mükemmel şekilde yerine getirmeliyiz. Bunun için de ortak aklın imkânını hedefleyerek her alanda birlik ve beraberlik kültürünü yaygınlaştırmalıyız.
UYANDIĞIMIZ HER SABAH BİR ÖNCEKİNDEN DAHA MOTİVE OLMALIYIZ
Toplumsal olarak dayanıklılığı hedefliyorsak, değişim ve dönüşüm girdabının içinde öncelikle kendi hayatımızı ve yanı başımızda olan ve kendilerinden sorumlu olduğumuz bireylerin hayatlarını anlamlı bir hâle getirmek mecburiyetindeyiz. Anlamlı bir hayatımız olmadan mükemmel bir hayatımız olamaz. Anlamlı bir işimiz olmadan da anlamlı bir hayat sürmemiz mümkün değildir. Uyandığımız her sabah bir önceki günden daha motive, daha nitelikli olmak zorundayız. Bizler iki günü bir olan ziyandadır şuuruyla yetişmiş bir toplum olarak her güne fayda sağlayacak yeni bilgiler edinme ve bir şeyler üretme hedefiyle başlamalıyız. Anadolu Federasyonu tarafından 2006 yılından bu yana düzenlenen Anadolu Buluşmalarında her yıl belirlenen tema çerçevesinde uzman akademisyenler, iş insanları, siyasetçiler, yazarlar ve entelektüel kişilerin katılımıyla etkinlikler yürütülüyor. Bu yıl 17. kez düzenlenen Anadolu Buluşmalarında 6 Şubat'ta yaşanan deprem felâketleri de göz önünde bulundurularak yaşanan teknolojik gelişmelerin dönüştürücü etkileri, iklim ve göç gibi küresel ölçekli değişimlerin tetikleyici boyutları ele alındı.