Kütahya'da her an deprem olabilir

 Depremlerin varlığı ve olma ihtimalinin engellenemeyeceğini belirten Prof. Dr. İ. Göktay Ediz, “Ancak depremlerden sonra oluşan can ve mal kayıpları tamamen önlenebilir ve kontrol edilebilir parametrelerden kaynaklanmaktadır. Bu parametreler binalarımızı inşa ettiğimiz zemin özelliklerinin doğru seçilmesiyle, binaların depreme dayanaklı olarak inşa edilmesidir. Bizi sevdiklerimizin ayıran deprem olmayıp tamamen bizim kontrolümüzde olan bu iki parametrenin yanlış seçilmesi veya yanlış gerçekleştirilmesi nedeniyledir. Şehirlerimizde konutlaşma için tahsis edilen alanlar bir mecburiyet değildir. Çoğunlukla bir tercihtir. Bu tercihi biz istersek bilimsel veriler ışığında daha sağlam, sıvılaşmayan ve deprem anında sağlam binanın hareketini artırmayan alanlar için kullanabiliriz” diye konuştu.    Çalıştayda ilk sözü alan Mühendislik Fakültesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İskender Işık, deprem tanımı, büyük depremler, depremlerin nasıl meydana geldiğinin açıklanması, dünyada en çok deprem yaşanan bölgeler, depremlerin sınıflandırılması, Anadolu'daki depremlerin nedenleri, depremlerin ölçülmesi, zemin sıvılaşması, depremler üzerine tahminler ve Kütahya'dan geçen fay hatları konularında katılımcıları bilgilendirdi.  Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Muzaffer Özburan katılımcılara Türkiye'nin depremselliği, Ege Bölgesinin horst ve graben yapısı, İzmir depreminin oluşumu, Kütahya’nın depremselliği, Kütahya ve çevresindeki deprem tehlikesi, Kütahya'daki diri faylar, 1970 Gediz Depremi, Simav-Akşehir Fay Sistemi, Kütahya grabeni, Kütahya bölgesinde yapılan ve yapılması gereken akademik çalışmalar hakkında önemli bilgiler verdi.  Çalıştayda son sözü alan Prof. Dr. Mehmet Tevfik Bayer ise sunumunu şehir planlama, zemin davranışına uygun temel tasarım ilkeleri, depreme dayanıklı yapı tasarımı, yapı tasarımını etkileyen faktörler, mimari tasarım, taşıyıcı sistem tasarımı başlıkları altında katılımcılarla paylaştı.